İklim Krizi “Toplumsal Cinsiyet Açısından Nötr” Değildir

İklim krizi “toplumsal cinsiyet açısından nötr” değildir.

Diğer insani yardım ve kalkınma zorlukları gibi iklim krizi de kadınlar üzerinde daha büyük bir etkiye sahiptir. 

Bunun nedeni, 

  • Kadınlar ve erkekler arasındaki eşitsiz güç paylaşımı, 
  • Eğitim ve istihdam fırsatlarına erişimdeki cinsiyet uçurumu, 
  • Ücretsiz bakım yükü, 
  • Cinsiyete dayalı şiddetin yaygınlığı 
  • Diğer tüm köklü cinsiyete dayalı ayrımcılık biçimleridir.

Kadınların geçim kaynakları, doğaya daha fazla bağımlı.
Gelişmekte olan ülkelerde gıda üretiminin %45-80’ini kadın çiftçiler gerçekleştiriyor.

Fakat tarım ve iklim değişikliği ile ilgili resmi karar alma süreçlerine eşit erişime sahip değil. 

Kadın istihdamının üçte biri tarım sektöründe olmasına rağmen, kadınlar toprak sahiplerinin yalnızca %12,6’sını temsil ediyor..

Kuraklık, azalan su kaynakları, aşırı hava olayları ve kıyı bölgelerinin sular altında kalma ihtimali hem gıda güvenliğini, hem de geçimi tarıma bağlı kadınları riske atıyor.
  • İklim değişikliğine bağlı olarak toprağın verimi azaldıkça, kadınlar daha uzun çalışma saatlerine rağmen daha az gelir elde ediyor.
  • Kadın istihdamının üçte biri tarım sektöründe olmasına rağmen, kadınlar toprak sahiplerinin yalnızca %12,6’sını temsil ediyor.
  • Kaynaklar üzerindeki bu kontrol eksikliği, kadınların tarım, ormancılık ve balıkçılık için yapılan toplam yardımın yalnızca %10’unu almasına neden oluyor. 

Toplumsal cinsiyet eşitliği olmadan, iklim değişikliğiyle mücadele etmek ve herkes için sürdürülebilir, adil bir gelecek sağlamak mümkün değil!

Kadınlar yeni iklim politikalarının oluşturulmasına dâhil edilmeli. 

Kadınların ve erkeklerin iklim eylemlerine ayrılan bütçeden eşit şekilde faydalanmaları sağlanmalı. 

Toplumsal cinsiyet eşitliği hedefleriyle sinerji yaratan ve bütünleştirilen iklim politikalarıyla, iklim kriziyle daha başarılı bir mücadele geliştirilebilir, sosyal adalet sağlanabilir.

Kaynaklar: UNDPWWF

Facebook
Twitter
LinkedIn
Pinterest